top of page

İman Konsantresi

  • Yazarın fotoğrafı: Ibrahim Topcu
    Ibrahim Topcu
  • 26 Eki 2024
  • 3 dakikada okunur

“Sn. Bekir Develi’nin “Son Din İslam” programından, araştırmacı Sn. Uğur Akkafa ile gerçekleştirdiği İman konulu söyleşisinden elde edilmiştir.”

بسم الله الرحمن الرحيم

Bismillahirrahmanirrahim.



ree

Allah’ın varlığına, Peygambere, Ahirete inan.


Kulluğunu, yaratıcına nispeten aciz olduğunu kabul et. Haddini bil.


İman bir kula bahşedilmiş en büyük nimet.


İmanı nimet yapan ise Allah’ın varlığı. Allah’ın varlığı ahireti, hayatı anlamlandırır.


Akıl ile iman birbiriyle insicam içerisinde hareket eden iki şey.


Somut olandan soyut olanı bul. Allah’ı bul.


Kâinatı gözlemle. Kâinat kendi kendine olamayacak kadar mükemmel, her şeyinde kusursuz bir nizam ve intizam var.


Kainattaki bütün fiiller Allah’ın bir esmasına dayanıyor. “Hakiki hakaik-i eşya esma-i ilahiyedir”. Allah’ın müdahale etmediği, yaratmadığı ilmi iradesinin dışında kâinatta hiçbir şey yok.


Aklını doğru kullanan herkesin imanı artar.


Aklınla bulduğun Allah emsalsiz, sonsuz bir varlık. O’nu anlaman için O’nun sana kendini anlatması, vahiy, peygamber gerekiyor.


İman etmekten, İman-ı Billah’tan, tanımaya, Marifetullah’a, bir yolculuk yapmalısın.


İmanını sürekli takviye etmeli, taklidi imanını tahkiki imana çevirmelisin.


İlmin mertebelerinde; hayal etmekten (tahayyül) düşünmeye (tasavvur), değerlendirmeye (taakkul), akılla kabule (tasdik), kalp ile tasdike (izan), tarafgirliğe, Müslüman’ım demeye (imtisal), Peygamberi doğrulamaya (itikad) ve ibadete yükselmelisin.


Tahkiki imanda “ilmen yakin” yani ilim yoluyla şüphesiz inanmak, “aynel yakin” gözle şüphesiz inanmak, “hakkal yakin” bütünleşmek (yani her şeyden, bütün vesveselerden, bütün farklı düşüncelerden kurtulup artık şüphe edilmeyecek, inkâr edilemeyecek noktada iman) mertebelerine talip olmalısın.


Bir dağın arkasından bir duman çıkıyor. Bu dumanı gördüğün zaman ilim yoluyla orada bir ateşin varlığına delildir dersin. Dağın üstüne çıkarsın. Ateşi görürsün. Evet orada bir ateş var dersin. Bu ikisi de iman için kullanılan bir yöntem. Peki üçüncüsünde; gittin, ateşin içerisine girdin ve yanıyorsun. Bu da ateşi bilmektir değil mi? İlkinde belki şüpheye düşebilirsin. Derler ki “Duman ateşten değil, belki başka bir şey olabilir.” veya “Gördüğün şey bir illüzyon olabilir.” Peki sen ateşin içinde yanarken deseler ki bu ateş değil. Seni kandırabilmeleri, şüpheye düşürülmen mümkün mü ateşin içindeyken? Mümkün değil. İşte bu “Hakkal yakin” imana talip olmalısın.


O zaman üzülmeyeceksin. Çünkü Allah var. Allah’ın senin istediğin her şeyi tekrardan sana verebilecek güç ve kudrette ve rahmet sahibi olduğunu bileceksin. Allah’ım sen varsın, bakisin yeter. (Ya Baki Entel Baki)


Zulme mi uğradın? Allah biliyor. İnsanlar sana inanmıyor mu? Allah işin aslını biliyor. Kalbinde gizleyip insanlardan utanıp söyleyemediğin şeyler mi var? Allah hepsini biliyor. Rahat ol. Bu dünyada adalet yok. Tecelli etmeyecek. Gerçek adalet öbür tarafta. Allah hakkını alacak senin. Ne büyük teselli. Ne büyük nimet.


İşte böyle “İman insanı insan eder belki insanı sultan eder.” Kâinata meydan okur insan kâmil imana erişince. Çünkü Allah var.


Kâmil imana erişince değerini bulacaksın. Sen sıradan bir madde değilsin. Seni sonsuz, kudret ve ilim sahibi kâinatın sultanı, yaratılmışların en şereflisi “insan” olarak yarattı. En büyük sanatkarın en şerefli eserisin, değerlisin. İşte iman seni böylece sultan eder.


Diğer insanlara da bu cihetten bakmalısın. O zaman insanı dinlersin. O zaman insana saygı gösterirsin. İnsan hakları denilen şey ortaya çıkar. Menfaati dünyayla sınırlandırılmayacak, Allah’ın rızasına bağlı insan hakları. Yaratanı memnun etmek, onun istediği gibi hareket etmek için insanlara düzgün davranırsın.


Allah var demek yetmez. Başka ilah da yok demelisin. “La İlâhe İllallah”. Dünyadaki en şuurlu varlık, insan, kendi fiillerinde dahi ilminin ve kudretinin iradesinin dışında muhteşem işlerle karşılaşıyor. Dünyadaki en şuurlu varlıkta, insanda, kendi fiillerin yaratıcılığı vasfı dahi yokken aklını kullanmayıp şirke düşersen Allah buna razı olmaz. Sonsuz bir azaba muhatap olursun.


“La İlâhe İllallah”ın içerisine Allah'ın bütün esmasını da, düşünerek, tefekkür ederek koymalısın. Allah'tan başka şifa verici de yoktur… Allah'tan başka rızık verici yoktur… Allah'tan başka zarar verici yoktur… Allah'tan başka hiç kimse kimseyi öldüremez, ölümü yaratan O’dur… O zaman “La İlâhe İllallah” Allah’ın bütün esmalarını da kastetmiş, şuurlu bir Kelime-i Tevhid olur. O zaman işte o altı doldurulmuş “La ilahe illallah”, Peygamberimizin (a.s) ifadesi, seni cennete götürür. Kâmil iman olur.


Elbette günah olacak, yanlışlara düşeceksin. O da hatanı anlamak, Allah’a sığınmak noktasında, kulluğunu, aciz olduğunu hissetmen için, bu manada kendine özgüveninin kırılması noktasında önemli. Ancak, günahları serbest işleyip aldırmamak, pişman olmamak, imandan hissen olmadığına delildir bunu unutma. Pişmansan korkma Allah seni affeder. Hatta senin dilinden çok kalbindeki acıdır Allah'ın affettiği nokta. Bir günah işler, söyleyemezsin belki, diline bile getiremezsin tövbe etmeyi, ama kalbin bir kere yanmıştır. Allah, her şeyi bilen Allah, kalbindeki acıyı bilir, diline bile gelmeden affeder. Çünkü önemli olan O’nun bilmesidir.


"Son Din İslam | Uğur Akkafa | Konu: İman" programının bağlantı adresi: https://youtu.be/KaOlmTgCQYE?si=OWk_47vwsCB_aDCu


Yorumlar


Penceremden gördüklerinizi paylaşın...

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

© 2035 by Train of Thoughts. Powered and secured by Wix

bottom of page